Kazım lakabıyla tanınan İmam Musa b. Cafer (a.s),
altıncı imamın oğludur. Hicretin 128. yılında doğdu ve
183. yılında hapiste zehirlenerek şehit edildi.[1]
Hazret, babasının şahadetinden sonra Allah'ın emri ve
geçmiş imamların vasiyeti üzerine imamet makamına ulaştı.
Abbasi halifelerinden, Mansur, Hadi, Mehdi ve
Harun'un zamanlarında yaşadı. Bu karanlık ve yaşanması
zor devirde İmam takiyye ederek yaşıyordu. Harun, hacca
giderken Medine'ye uğradığında, onun emriyle İmamı
Mescid-ün Nebi'de namaz kıldığı halde yakaladılar. Elini
ve ayağını zincirle bağlayarak hapsettiler. Medine'den
Basra'ya, Basra'dan Bağdat'a götürdüler ve yıllarca
hapisten hapise aktarıldı. Bilahare Bağdat'ta "Sindi b.
Şahik" hapishanesinde zehirle şehit edildi[2]
ve Kazimiyye denilen Kureyş mezarlığında defin edildi.
İMAM KAZIM (A.S)’IN YAŞANTISIYLA İLGİLİ HADİS VE RiVAYETLER
Birinci Bölüm: İmam (a.s)’ın Nefsî Özellikleriyle
Şahsî Davranışları
1-
“Abd-u Salih” Diye Adlanması
İbn-i Cevzî diyor ki:
“Haşimî hanedanından olan Ebu’l- Hasan Musa bin Cafer
(İmam Kazım), çok ibadet ettiğinden, (Allah yolunda)
gayretinden ve geceleri ibadetle geçirdiğinden dolayı
“Abd-u Salih” diye çağrılıyordu.
İmam Kazım (a.s), kerim (bağış ve ihsanda bulunan) ve
halim (yumuşak huylu ve sâkin tabiatlı) birisiydi. Bir
adam ona eziyet edip incittiğinde, ona bir takım malî
yardımlar gönderiyordu.”
[1]
2- “Kazım” Diye Adlanması
Rabiy’ bin Abdurrahman diyor ki:
“Allah’a and olsun ki, İmam Musa bin Cafer (a.s),
ferasetli ve ileri görüşlülerdendi. Kendisinden sonra
kimin onun imametinde kalacağını ve ölümünden sonra
kimin ondan sonraki İmam’ı inkar edeceğini biliyordu.
Bununla birlikte onlara olan öfkesini belirtmeyip
yutuyor ve onlardan bildiği şeyi yüzlerine vurmuyordu.
İşte bundan dolayı “Kazım” (öfkesini yutan)
olarak adlanmış oldu.”[2]
3- Elini Yemekten Önce Yıkadığında Kurulamaması...
Murazim diyor ki: “İmam Musa Kazım (a.s)’ı, yemekten
önce abdest aldığında (veya ellerini yıkadığında)
mendil ile ellerini kurulamadığını, yemekten sonra
abdest aldığında (veya ellerini yıkadığında) ise
mendil ile ellerini kuruladığını gördüm.”
[3]
4- Muharrem Ayı Girdiğinde Güldüğünün Görülmemesi
İmam
Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“... Babamın -Allah’ın selamı ona olsun- Muharrem ayı
girdiğinde güldüğü görülmezdi. On güne kadar sürekli
gamlı ve mahzun idi. Onuncu gün (yani Aşura günü)
olduğunda, o gün onun musibet, hüzün ve ağlama günü
olurdu ve buyuruyordu ki: “Bugün öyle bir gündür ki,
İmam Hüseyin (a.s) bugünde şahadete erişmiştir.”[4]
5- Namaz Odası
İbrahim bin Abdulhamid diyor ki:
“İmam Musa Kazım (a.s)’ın namaz kıldığı odaya gittim.
Odada hurma yaprağından yapılan bir sepet, asılmış bir
kılıç ve Kur’an’dan başka bir şey yoktu.”[5]
6- Çalışması
Hasan bin Ali bin Ebî Hamza babasından naklen diyor ki:
“İmam Musa Kazım (a.s)’ın kendi arazisinde çalıştığını
ve ayaklarının (şiddetli çalışmasından dolayı) ter
içerisinde kalıp yaş olduğunu gördüm. Bunun üzerine:
“Fedan olayım, işçiler neredeler?” diye sorduğumda
buyurdular ki:
“Ey Ali, ben ve babamdan daha üstün olanlar
arazilerinde elleriyle çalışmışlardır.”
“Onlar kimlerdir?” diye sorduğumda da buyurdular ki:
“Resulullah (s.a.a), Emir’ul- Muminin Ali (a.s) ve
babalarım; onların hepsi elleriyle çalışmışlardır.
Çalışmak peygamberlerin, vasilerin ve salih insanların
işidir.”[6]
7- Şöhretli Elbiseden Kaçınması
Ravi
diyor ki:
“İmam Musa Kazım (a.s) açısından, şöhretli (dikkat
çekici ve parmakla gösterilen) elbise giymekten daha
kötü bir şey yoktu. İmam (a.s), kendisine yeni bir
elbise getirdiklerinde (ilk önce) onun yıkanmasını
emrediyor, sonra onu giyiyorlardı.”[7]
8- Sofrada Yeşillik Olmasına Özen Göstermesi
Muvaffak el-Medînî babasından, o da dedesinden şöyle
dediğini naklediyor:
“İmam Musa Kazım (a.s) bir kimseyi benim peşimce
gönderdi; (yanına vardığımda) beni yemek sofrasının
başına oturttu. Sofrayı getirdiklerinde içerisinde
yeşillik yoktu. İmam (a.s) yemekten el çekti. Sonra
hizmetçiye: “Yeşilliği olmayan bir sofradan yemek
yemediğimi bilmiyor musun? O halde yeşillik getir”
diye buyurdular.
Hizmetçi yeşillik getirip onu sofranın üzerine
bıraktığında, İmam (a.s) elini uzatarak yemek yemeğe
başladı.”[8]
9- Akşam Yemeği
Süleyman bin Caferî diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), akşam yemeğini bir kekle
olsa dahi terk etmiyordu ve buyuruyordu ki: “Akşam
yemeği beden için bir güçtür.”[9]
10- Helvayı Sevmesi
Ahmed bin Harun bin Muvaffak el-Medinî babasından, o
da babasından şöyle dediğini naklediyor:
“İmam Musa Kazım (a.s) bir gün, bir adamı benim peşim
sıra gönderdi. Ben de onun yanına vararak onunla
birlikte yemek yedim. Çok helva yiyince: “Ne kadar da
bu helvayı seviyorsunuz!” dediğimde buyurdular ki:
“Biz ve Şialarımız helavetten (tatlılıktan)
yaratılmışız; işte (bundan dolayı) helvayı seviyoruz.”[10]
İkinci Bölüm: İmam (a.s)’ın Toplumsal Davranışı
12- Kötülük Edenlere Karşı Davranışı
İbn-i Esir şöyle diyor:
“İmam Musa bin Cafer (a.s)’ın “Kazım” diye
lakap almasının sebebi, O’na kötülük edenlere iyilik
ettiğinden dolayıdır. Böyle davranış, O’nun her
zamanki adeti idi.”[11]
13- Yoksullara Yardımı
İrbilî diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), ailesi ve akrabalarıyla en
çok irtibatı olan ve onlara ihsanda bulunan
insanlardandı. Geceleri (tanınmayacak bir şekilde)
Medine fakirlerini arayarak onlara para, un ve hurma
veriyordu; onlar ise bu yardımların kimin tarafından
yapıldığını bilmiyorlardı.”
14- Bağışı
Yahya bin Hasan diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), bir adamdan sevmediği bir
şey kendisine ulaşınca (incindiğinde) bir kese dinar
ona gönderiyordu. Onun para kesesi, iki yüzle üç yüz
arası idi. İmam Musa Kazım (a.s)’ın para kesesi mesel
olmuştu.”[12]
15- Hizmetçileriyle İstişare Etmesi
Hasan bin Cehm diyor ki:
Biz İmam Rıza (a.s)’ın babasını andığımızda buyurdular
ki:
“Hiç kimsenin aklı, O’nunla eşit değildi. Bununla
birlikte bazen kendisine: “Zenci hizmetçilerinden
biriyle mi istişare ediyorsun?” dediklerinde: “Allah
Teala, bazı sorunları bazen onun diliyle kolaylaştırıp
halletmiştir” buyuruyordu.
Bazen İmam Kazım (a.s)’a, arazi ve bostan işleri
konusunda bir şey önerdiklerinde İmam (a.s) onların
dedikleri şekilde yapıyordu.”[13]
16-
Oğlunu Methetmesi
İsmail bin Hattab diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s)ın huzuruna vardığımızda
oğlu Ali’yi (İmam Rıza’yı) methetmeye başlıyordu. Onu
övüyor ve diğerleri hakkında söylemediği şeyi onun
fazilet ve iyiliği hakkında söylüyordu. Güya bizi onun
imametliğine hidayet etmek istiyordu.”[14]
17- Oğluna Karşı Davranışı
Süleyman bin Hafs şöyle diyor:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), oğlu Ali’yi “Rıza”
diye adlandırıyordu. Örneğin şöyle diyordu: “Oğlum
Rıza bana dedi ki...” Ona hitap ettiğinde de: “Ya
Ebe’l-Hasan!” diye hitap ederdi.”[15]
18- Oğlu Ali (İmam Rıza) Hakkında Tavsiyesi
Muhammed bin İshak babasından naklen diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), oğullarına şöyle
buyuruyordu: “Sizin bu kardeşiniz Ali bin Musa, Âl-i
Muhammed’in (Peygamber ailesinin) alimidir. Öyleyse
dininiz hakkında ondan soru sorun ve size söylediğini
ezberleyin (onunla amel edin).”[16]
19- Musibet Sahiplerine Teselli Vermesi
Hişam bin Hakem diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), ölüyü defnetmeden önce ve
onu defnettikten sonra musibet görenlere teselli
veriyordu.”[17]
20- Allah’tan Korkması, Halka Ümit Vermesi ve Kur’ân’ı
Hazinle Okuması
Hafs
diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s)’dan (Allah’ın azamet
karşısında) daha şiddetli korkan ve halka ondan daha
çok ümit veren bir kimse görmedim. O, Kur’ân’ı hazin
bir sesle okuyor ve adeta insanı kendisine muhatap
kılıyordu.”[18]
Üçüncü Bölüm: İmam (a.s)’ın İbadeti
21- İmam (a.s)’ın İbadet ve Zikri
Ammar bin Eban diyor ki:
Bacım, İmam Musa bin Cafer (a.s)’ın hizmetçisi idi.
Ondan şöyle dediği bize naklolunmuştur:
“İmam Musa Kazım (a.s) yatsı namazını kıldığında,
Allah’a hamd ediyor, O’nu ululuyor ve O’nu çağırıyordu;
Gecenin yarısı geçinceye dek sürekli bu haldeydi.
Sonra kalkıp namaz kılıyordu. Daha sonra sabah
namazını kılıyordu. Daha sonra güneş doğuncaya kadar
biraz zikir ediyordu...”[19]
22-
Kur’ân Okuması
Yunanî diyor ki.
“İmam Musa bin Cafer (a.s), Kur’ân’ı herkesten daha
güzel bir sesle okuyordu. Kur’ân okuduğunda mahzun
oluyordu. O’nun Kur’an tilavetini dinleyenler
ağlıyorlardı. (O’nun kendisi de) Allah korkusundan
ağlıyordu; öyle ki mübarek sakalı göz yaşlarıyla
ıslanıyordu.”[20]
23- Geceyi İbadetle Geçirmesi
İrbilî diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), gece nafilelerini kılıyor
ve onları sabah namazına vaslediyordu (sabah namazına
kadar ibadet ediyordu). Daha sonra güneş doğuncaya dek
takibatla (dua ve zikirle) meşgul oluyordu...”[21]
24- Secdeye Kapanması
Ahmed bin Abdullah, babasından şöyle dediğini
naklediyor:
“(Zindana bakmak için) Damın üzerinde oturmuş olan
Fazl bin Rebiy’nin yanına gittim. Bana: “Bu odaya bak,
ne görüyorsun?” dedi. (Ben de bakınca:) “Atılmış bir
elbise görüyorum” dedim. O: “İyi bak, biraz dikkat et”
dedi. Dikkatle baktığımda: “O, secde halinde olan bir
kişidir” dedim. Bunun üzerine: “Onu tanıyor musun? O
Musa bin Cafer’dir. Ben onu sürekli bu halde görüyorum.
O sabah namazını kılıyor, güneş doğuncaya dek takibat
(dua ve zikir) okuyor. Daha sonra secdeye kapanıyor ve
öğleye kadar böylece secde halinde kalıyor. Namaz
vakitlerini kendisine bildirmesi için birisini
görevlendirmiştir. Ona namaz vaktinin girdiğini haber
verdiklerinde, kalkıp abdest almaksızın namaza
başlıyor; bu onun her zamanki adetidir.”[22]
25- Her Gün İçin Uzun Secdeleri
Sevbanî diyor ki:
“Ebu’l-Hasan Musa bin Cafer (a.s), on küsur yıl
boyunca her gün için güneşin doğuşundan öğleye kadar
secdeye kapanıyordu.”
26- İftarı
Halid bin Necih diyor ki:
“Ben
Ramazan ayında İmam Sadık (a.s) ve İmam Musa Kazım (a.s)’la
birlikte iftar ediyordum. İftar sofrasına getirilen
ilk şey, sirke ve zeytin yağıyla ıslanmış bir kase
tirit idi. İmam (a.s) ilk önce ondan üç lokma alıp
yiyor ve daha sonra bir sahan yemek getiriliyordu.”[23]
27- Ramazan Ayının Son On Günündeki İbadet
İmam
Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“Babam, Ramazan ayının son on gününde her gece, önceki
gecelerin müstahap namazlarına yirmi rekat daha
artırıyordu.”[24]
28- Cuma Namazı İçin Hazırlanması
Saduk (r.a) diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s) kendisini, Perşembe
gününden, Cuma gününün (ibadeti) için hazırlıyordu.”[25]
29- Yaya Olarak Hacca Gitmesi
Ali
bin Cafer diyor ki:
“Kardeşim Musa bin Cafer (a.s) ile dört umre
yolculuğunda beraberdik. O, âilesiyle birlikte yaya
olarak Mekke’ye doğru hareket ediyordu.”[26]
30- İlk Mazlumu Ziyaret Etmesi
Ravi diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s), Emir’ulMuminin Ali (a.s)’ın
kabrinin kenarında şöyle diyordu:
“Selam olsun sana ey Allah’ın velisi (dostu); şehadet
ediyorum ki, şüphesiz sen ilk mazlum ve hakkı gasp
edilen ilk şahıssın.”[27]
Dördüncü Bölüm: İmam (a.s)’ın Duaları
31- Secdelerindeki Duası
İbn-i Şehraşub diyor ki:
İmam Musa bin Cafer (a.s) secdelerinde şöyle diyordu:
“İlahî, (gerçi) günah ve isyan kulundan taraf
çirkindir ama af ve suçlardan geçmek senden taraf
güzeldir.”[28]
32- Diğerlerine Dua Etmeği Tavsiye Etmesi
Safvan bin Yahya diyor ki:
İmam Musa bin Cafer (a.s) buyuruyorlardı ki:
“Kim, mümin ve müslüman kadın ve erkeklerden birine
dua ederse, Allah-u Teala, dua ettiği her mümine
karşılık ona dua eden bir melek görevlendirir.”[29]
33- Zindandaki Duası
İmam
Musa bin Cafer (a.s)’ı gözetim altında bulunduran
casuslardan biri diyor ki:
Musa bin Cafer’in, dualarında şöyle dediğini çok
duyuyordum:
“Allah’ım, sen biliyorsun ki, ben sürekli senden,
ibadetin için meşguliyetten bir boşluk istiyordum.
Allah’ım, sen de böyle yaptın; o halde sana hamd olsun.”[30]
34- Gece Namazı Mihrabındaki Duası
Ahmed bin Halid-i Berkî diyor ki:
İmam Musa bin Cafer (a.s), gece namazı için mihrapta
durduğu zaman şöyle diyordu:
“Allah’ım, sen beni düzgün ve kusursuz yarattın;
çocukken beni besleyerek eğittin ve beni diğerlerinden
ihtiyaçsız kıldın...
Allah’ım, geçmişte benden vuku bulan kötülükleri
biliyorsun; hem de onları benden daha iyi biliyorsun.
Amel defterimde sıralanan suçlardan dolayı yazıklar
olsun bana! Eğer her şeyi kapsayan affının, halime
şamil olacağını umduğum yerler olmasaydı, (ümitsizlikten)
helak olup giderdim. Eğer kulun günahından kaçması
mümkün olsaydı, ondan kaçmaya en layık ben olurdum...
Allah’ım, kaçarsam beni bulursun; firar edersem, beni
yakalarsın. O halde senin huzurunda zelil, boynu bükük
ve hakir olarak durmuş bulunuyorum. Eğer
cezalandırırsan, bunu hakketmişim ve ey Rabbim, bu
senden taraf bir adalettir. Eğer affedersen, şüphesiz
sen kötülükleri affedensin; affın ve rahmetin beni
kuşatmış olur ve afiyetin (bağışlaman) beni sarmış
olur.
Allah’ım, o halde güzel isimlerin ve perdelerin
örttüğü güzelliğin hürmetine senden, bu tahammülsüz
cana ve bu güçsüz bedene acımanı istiyorum. Güneşin
sıcağına dayanamayan bu zayıf beden, cehennem ateşine
nasıl dayanabilir! Yıldırım sesini duymaya tahammülü
olmayan, gazabının sesine nasıl dayanabilir!
Allah’ım, o halde bana acı; çünkü ben hakir bir
fakirim ve değersiz bir insanım. Beni azaba çarptırmış
olursan, azaba çarptırılmam zerre kadar olsun
saltanatını artıracak değil; bana azap edilmekle
saltanatın artacak olsaydı, azaba karşı sabretmeyi
senden isterdim ve bunun senin olmasını isterdim.
Fakat saltanat ve mülkün, itaat edenlerin itaatiyle
artmasından ve günahkârların da günahıyla azalmasından
daha büyük ve daha kalıcıdır. O halde ey
merhametlilerin en merhametlisi, beni bağışla;
Muhammed ve Ehl-i Beyti’ne salat eyle ve bizden taraf
müslümanları mükafatlandırdığın en güzel bir mükafatla
O’nu mükafatlandır; ey alemlerin Rabbi olan Allah!”[31]
35- Her Gün Mağfiret Dilemesi
İbrahim bin Ebî’l- Bilad diyor ki:
“İmam Musa bin Cafer (a.s) bana buyurdu ki:
“Ben, her gün Allah Teala’dan beş bin kez mağfiret
diliyorum.” (İmam -a.s- benim şaşırdığımı görünce:)
“Beş bin kez istiğfar etmek çok mudur?” diye
buyurdular.”[32]
36- Gece Mağfiret Dilemesi
Seyyid bin Tavus (r.a) diyor ki:
“...İmam Musa bin Cafer (a.s) geceyi sehere kadar
sürekli mağfiret dilemekle geçiriyordu.”[33]
37- Çoğu Zamanlar Okuduğu Dua
İbn-i Şehraşub diyor ki:
İmam Musa bin Kazım (a.s) çoğu zaman şu duayı okuyordu:
“Allah’ım, ölüm vakti rahatlık ve hesap vakti ise âf
diliyorum senden.”[34]
İmam (a.s) bu duayı (durmadan) tekrarlıyordu.”[35]
38- Zemzem Suyunu İçerken Okuduğu Dua
Ahmed bin Halid diyor ki:
İmam Musa Kazım (a.s) zemzem suyunu içtiğinde şöyle
diyordu:
“Bismillah,
el-hamdu lillah, eş-şükrü lillah.”
(Allah’ın
adıyla, bütün hamt ve şükürler Allah’a mahsustur.)[36]
39- Yüz Defa Söylediği Zikir
İmam
Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Kim, sabah ve akşam namazından sonra yedi defa: “Bismillah
ve velâ havle velâ kuvvete illa billah” derse,
Allah-u Teala yetmiş çeşit belayı ondan uzaklaştırır...”
İmam
Musa bin Cafer (a.s) buyurdular ki: “Ben, o zikri yüz
defa söylüyorum.”[37]
40- Evinden Çıkarken Okuduğu Dua
İmam
Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
“Babam (Musa bin Cafer -a.s-) evinden çıkarken şöyle
diyordu:
“Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla. Allah’ın güç ve
kudretiyle, benim güç ve kudretimle değil; hayır, ey
Rabbim, rızkına yönelerek senin güç ve kudretinle
evden çıkıyorum. O halde beni afiyet ve esenlikle
evime döndür.”[38]
* *
*
Kaynakça:
1-
A’lam’ud- Din, Ebu Muhammed Hasan bin Muhammed
ed-Deylemî, h. k. 8. asır, Müesseset’ul- Âl’ul- Beyt,
Beyrut.
2-
İkbal’ul- A’mal, Reziyuddin Ebu’l-Kasım Ali bin
Musa bin Cafer bin Tavus, D. 664-668. (h. k), Dar’ul-
Kutub’ul- İslamiyye, Tahran.
3-
Emalî, şeyh Saduk, Ebu Cafer Muhammed bin Ali
Hüseyin bin Babeveyh el-Kummî, D. 381 (h. k.),
Müesseset’ul- A’lemî, Beyrut, h. k. 1400.
4-
Bihar’ul- Envar, Muhammed Bakır-i Meclisî, D.
1111 (h. k.), Kitaphane-i İslamiyye, Tahran, h. 1363.
5-
Tarih-i Bağdat, Hatib-i Bağdadî, D. 463 (h. k.)
Dar’ul- Kutub’ul- İslamiyye.
6-
Tefsir-i Burhan, Seyyid Haşim-i Hüseyni-yi
Bahranî, D. 1107-1109 (h. k.), İsmailiyan mat. Kum.
7-
Et-Tehzib, Ebu Cafer Muhammed bin Hasan et-Tusî,
D. 460 (h. k.), Dar-u Sa’b, Beyrut.
8-
Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, şeyh Saduk, Ebu Cafer
Muhammed bin Ali Hasan bin Babeveyh-i Kummî, D. 381
(h. k.), Müesseset’ul- A’lemî, Beyrut.
9-
Avalim’ul- Ulum, şeyh Abdullah bin Nurullah-i
Bahrani-yi İsfahanî, h. k. 12. Asır, Medreset’ul-
İmam’il- Mehdi, Kum, h. k. 1407.
10-
Kurb’ul- Esnad, Ebu’l- Abbas Abdullah bin
Cafer’il- Himyerî, h. k. 3. Asır, Müesseset-u Âl’ul-
Beyt, Kum.
11-
Kâfî, Sıkat’ul- İslam Kuleynî, Ebu Cafer
Muhammed bin Yakub bin İshak, D. 328-329 (H. K).
12-
Kamil-i İbn-i Esir, İzzuddin Ebi’l- Hasan Ali
bin Ebî’l- Kerem eş-Şeybanî (İbn-i Esir), D. 637 (h.
k.), İhya’ut- Turas, Beyrut, h. k. 1404.
13-
Keşf’ul- Ğumme, Ebu’l- Hasan Ali bin İsa bin
Ebi’l- Feth’il- İrbilî, D. 693 (h. k.), Kitap
Furuşi-yi Beni Haşim, Tebriz, h. k. 1381.
14-
Mekatil’ut- Talibiyyin, Ebu’l- Ferec-i İsfahanî,
D. 356 (h. k.), Dar’ul- Ma’rife, Beyrut.
15-
Mehasin-i Berkî, Ebu Cafer, Ahmed bin Muhammed
bin Halid-i Berkî, D. 274-280 (h. k), Mecma’ul- A’lemî
li-Ehl’il- Beyt, Kum, h. k. 1413.
16-
Mekarim’ul- Ahlak, Reziyuddin Ebu Nesir
el-Hasan bin Fazl-i Tabersî, h. k. 6. Asır, Dar’ul-
Belağa, Beyrut, h. k. 1411.
17-
Menakıb-i İbn-i Şehraşub, Ebu Cafer, Reşiduddin
Muhammed bin Ali Şehraşub es-Servî, el-Mazenderanî, S.
588 (h. k.), İntişarat-i Allame, Kum.