|
Namazın hikmet ve önemi
Yaradan'a tapınma
ve kulluk, insanın doğa ve donanımında mevcut olan
güdülerden olup her zaman farklı alanlarda ve de farklı
olaylar karşısında kendisini gösterir, tezahür eder.
Özel anlamıyla ibadet etmeleri istenen varlıkların
yaratılış felsefesi de budur aynı zamanda. Bu gerçek,
Kur'an'da şöyle açıklanmıştır:"Ben
cinleri ve insanları, ancak bana ibadet kulluk etsinler
diye yarattım."
Ancak insanın
fıtratında olan bu güdü; çevre, gelenek, eğitim, öğretim,
kültür ve sosyal yaşam şartlarından etkilenebilir.
Dolayısıyla bu fıtri eğilimin gerektiği şekilde
yönlendirilebilmesi için yüce Allah,peygamberler ve
onların aracılığı ile de kitaplar göndermiştir.
Yüce Allah, konuyla
ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:
"Andolsun biz, her
millet içinde, 'Allah'a kulluk edin, tağuttan kaçının'
diye elçi gönderdik."
Bu ayetten de
anlaşıldığı üzere ilahî elçiler, insanların, doğru yolu
göstermek, onların ibadete layık olmayan varlıklara
kulluk etmelerine doğru yolu göstererek engel olmak ve
de bu kulluğu Yaradan'a yönlendirmekle yükümlüdürler.
Ayrıca ibadetlerin şekil ve içeriğin ihtivasını
belirlemek de peygamberlere dönük bir vazife olmuştur
her zaman. Bu da ibadetlerin saptırılmaması ve
insanların tasarrufundan korunması için bir ek tedbir
olarak uygulanmıştır.
Tapınma güdüsü ve fıtri
donanımın yanlış yöne sapmaması ve aynı zamanda da sahip
olduğu içeriğini kaybetmemesi için, insanlara örnek
olarak gösterilen ilahî önderlere uymak ve yaşam
tarzlarını örnek almak bir zorunluluktur. Aynı zamanda
bu, Kur'an'ın da emridir. Kur'an-ı Kerim peygamberleri
örnek alınması gereken önderler olarak tanıtmıştır
insanlık alemine. Bu güdünün insan fıtratına
yerleştirilmesinin sebebi ise, insanın bir kul olarak
mabud huzurunda vazifesini yerine getirmesidir.
İnsanın kul olması ve
Allah'ın da vasfı mümkün olmayan yüceliği, O'nun
huzurunda boyun eğmeyi gerektirir.
Bir taraftan Allah'ın
her şeyden müstağni olması, ve hiçbir şeye ihtiyaç
duymaması, ve diğer taraftan ve her şeyin hayatını
varlıklarını sürdürmede bile Allah'a muhtaç olanması ve
bütün varlıkların O'na yönelmesi, ibadet ve kulluğu
kaçınılmaz kılar.
İnsanın yaşam, düşünce
ve kullanım alanında ihtiyaç duyduğu ve duyacağı her
nimeti insana bahşedenin Yüce Allah olması da, insanın
ibadet etmesini gerektiren sebeplerden bir diğeridir.
Kısacası, nimet vasfı taşıyan her şey şükretmeyi
gerektirir.
Bu hususta Yüce Allah
şöyle buyurmaktadır:
"Öyleyse,
kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven
veren bu Kâbe'nin Rabbine kulluk etsinler."
İşte bu şükretmenin
İslam dininde, nasıl bir şekil ve içerikle
gerçekleştirilmesi gerektiği, Peygamberimizden ve
Ehlibeyti'nden rivayet edilen hadislerde belirtilmiştir.
Zaten elinizdeki kitabın konusu da bu teşekkürün nasıl
yerine getirilmesinin bir boyutunu içermektedir; namaz
boyutunu.
İslam dini, insan
yaşamının sosyal, kültürel, siyasal, ekonomi, ailevi vb.
alanlarına olduğu gibi ibadi alanına da ışık tutmuştur.
Her ne kadar
ibadetlerde asıl göz önünde bulundurulması gereken,
Rabb'ın rıza ve hoşnutluğu ise de, ibadetlerin insanı
olgunlaştırdığını da unutmamak gerekir. Bu olgunlaşma
ilk etapta dünyada kendini gösterecek ve insana takva
gücü verecektir. Takva sahibi insan, O'na ve insanlara
karşı bütün sorumluluklarını tam bir içtenlikle yerine
getirecektir. İbadetlerin bu özelliğe sahip olduğuna,
Kur'an-ı Kerim'in, ibadetleri farz kılan ve yapılmasını
emreden ayetlerinin hemen sonunda kısa bir cümle ile
vurgu yapılmıştır. Şu ayet örnek gösterilebilir:
"Ey inananlar!
Sizden öncekilere farz kılındığı gibi takvalı olmanız
için size de oruç farz kılındı... Bilirseniz oruç
tutmanız, sizin için daha hayırlıdır."
Kur'an'ı açıklamakla
görevli olan vazifesi taşıyan İslam Peygamber
efendimizin(s.a.a) ve Ehlibeytinin (hepsine selam
olsun)hadislerinde, namazla ilgili ayetlerin yorumunda
çok ince bazı gerçeklere vurgu yapılmıştır. Örnek olması
ve düşünce ufkumuza ışık tutması amacıyla namazın hedef,
önem, netice ve özelliği hususunda, sözü Kur'an'a ve
hadislere bırakıyoruz:
1-
Namaz, Allah'ı anma vesilesidir. Nitekim yüce Allah bu
hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Hiç kuşkulanma ki
ben Allah'ım. İlah yoktur beden başka. O hâlde bana
kulluk-ibadet et ve namazını, beni hatırlayıp anmak için
yerine getir."
Yine bir başka
ayette şöyle buyurmuştur: "Ey
inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında,
Allah'ı anmaya koşun."
Resulullah (s.a.a)
şöyle buyurmuştur:"Namazda
olduğun sürece kuşkusuz her şeyin sahibi olan sultanın (Melik)
ve istediği her şeyi yaptırabilenin (Cebbar) kapısını
çalmaktasın. Her kim Melik'in kapısını çok çalarsa,kapı
onun yüzüne açılır."
Ali (a.s) da
şöyle buyurmuştur: "İnsan
namazda olduğu sürece onun bedeni, elbisesi ve
etrafındaki her şey Allah'ı tesbih eder."
Anma, kalbe
mahsus bir fiildir. Namaz kılan insan diliyle bir takım
sözcükleri peş peşe sıralıyor ve kalbi, dilinin
söyledikleriyle birliktelik içinde değil ise, bu durumda
anma fiili gerçekleşmiş olmaz. Hâliyle de namaz, asıl
hedefinden sapmış olur.Resulullah(s.a.a) bir hadisinde
şöyle buyurmaktadır: "Her kim
iki rekat namaz kılar ve kıldığı iki rekat boyunca
düşüncesini hiçbir dünya işiyle meşgul etmezse, Allah
onun günahlarını bağışlar."
Kısacası namaz Allah'ı
anmak içindir ve Allah'ı anmak da kalplere huzur verir.
Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle
buyurulmuştur:
"Böyleleri, inanan
ve gönülleri Allah'ın zikriy-le yatışan kişilerdir.
Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle
yatışır-tatmin bulur."
Zikir, gönüllerin
manevi gücünün kötülük ve günahlara karşı seferber oluş
makamıdır. Tam anlamıyla gerçekleşmesiyle de galip
gelecek ve geçici lezzetleri terk etmenin hazzını ruh ve
gönüllere tattırarak, fıtri olarak aranan huzur ve
mutluluğu bahşedecektir.
2-İbadetlerden
amaç yasalaştıran yüce Allah, bunun felsefesinin takva
edinmektir. Yüce Allah bu hususla ilgili olarak şöyle
olduğunu buyurur:
"Ey insanlar, sizi
ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk (ibadet)
edin ki, takva edinesiniz."
Kur'an-ı Kerim'de
(Namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin farz kılınışından
değinen ayetlerde bunların hemen sonra da takva edinme
ve kurtuluşa erme amacıyla felsefesine
yasalaştırıldığına bizzat vurgu yapılmıştır.)
Bu yüzden
Kur'an-ı Kerim'de namaz, inanan ve Allah'tan korkan
kimselerin özelliklerinden biri olarak sayılmıştır. Yüce
Allah şöyle buyurmuştur: "İşte
o Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur; takva sahipleri
için yol göstericidir. Onlar ki gaybe inanır ve
namazlarını dosdoğru kılarlar..."
Bir diğer ayette
de şöyle buyurmuştur: "Sabır ve
namazla yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, huşû duyanların
dışındakilere çok ağır gelir."
Peygamberimize huşû (saygıyla
tazim) hakkında soruldu: "Namazda tevazu etmek ve
kulun bütün kalbiyle Rabb'ine yönelmesidir." buyurdu.
3-
Namaz kötülüklerden ve fenalıklardan alıkoyar. Kur'an-ı
Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyurul-muştur:
"Kitap'tan sana
vahiy edileni oku. Namazı da kıl. Çünkü namaz,
çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki
Allah'ın zikri daha büyüktür. Allah neler yaptığınızı
biliyor."
Resulullah'a (s.a.a)
denildi ki: "Filan şahıs gündüz namaz kılar, gece ise
hırsızlık yapar!" Resulullah (s.a.a) buyurdu:
"Şüphesiz namazı buna engel
olacaktır."
Ensar'dan bir
gencin Resulullah (s.a.a) ile birlikte namaz kıldığı,
ancak günah işlediği rivayet edilmiştir. Bu durum
Resulullah'a anlatılır. Peygamber buyurur:
"Şüphesiz namazı buna engel olacak ve çok
geçmeden tövbe edecektir."
4-
Namaz, işlenmiş kötülükleri yok eden bir iyiliktir:
Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle
buyurulmuştur: "Gündüzün iki
tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl.
Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah'ı
ananlara bir öğüttür."
Peygamber
efendimiz şöyle buyurmuştur: "Namaza
durup kıbleye yöneldiğinde, Fatiha ve ardından herhangi
bir sureyi okuyup rüku yaptığında, namazın rüku ve
secdelerini yapıp teşehhüt ve selamını okuduğunda, namaz
kılıncaya kadar işlemiş olduğun günahlar bağışlanmış
olur."
Selman-i Farisi'den
şöyle rivayet edilmiştir:
Resulullah (s.a.a)
ile birlikte bir ağacın gölgesinde idik. Allah'ın elçisi
ağaçtan bir dal tutup salladı ve dalın yaprakları
döküldü. Peygamber buyurdu: "Yaptığımın sebebini
sormayacak mısınız?" Dedik: Sebebini bize bildir ey
Allah'ın elçisi. Buyurdu: "Şüphesiz
Müslüman kul namaza durduğunda bu ağacın yapraklarının
döküldüğü gibi, bütün hataları dökülür."
Hz. Ali, Peygamber
efendimizin kendisine şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Ya Ali, beni hak
üzere müjdeci ve uyarıcı olarak seçene (Allah'a)
andolsun ki, sizden biri abdest almaya durduğunda, bütün
azalarından günahlar dökülür. Allah'a (kıbleye) yüzü ve
kalbiyle yöneldiğinde, namazını bitirdikten sonra bütün
günahları bağışlanmış olur."
5-
Namaz insanı eğitir ve yaşamı yönlendirir.
Şöyle ki, her ibadet Allah'ın rızasına uygun olarak
yerine getirildiği takdirde, hem ibadet eden şahsın
kulluk bilincini güçlendirir ve huzura varma hazzını
yaşattırır, hem de ibadetleri her türlü maddi ve manevi
çıkar pisliğinden arındırır. Ancak bu rızayı cennet
kazanmakla özdeşleştirmek ve ahiret yurduna endeksli
tutmak büyük bir hata olur. Böylesi bir sınırlamaya
gidildiği takdirde, ibadetlerin eğiticilik ve dünya
yaşamını yönlendiricilik boyutu maalesef ki gizlilik
perdesi ardında kalacaktır. İbadetlerin içeriğinin
telkinsel bir yapıda oluşu, ruhu arındırmaya elverişli
en güzel atmosferdir. Birkaç somut örnekle konuya
açıklık getirmek mümkündür:
Oruç:
Açlık ve susuzluk
karşısında sabır silahıyla insanı donatır; toplumların
fakir kesiminin yaşam sıkıntısını paylaştırır; bu
insanlık ayıbının bir an önce giderilmesini ve gittikçe
derinleşen bu uçurum üstüne paylaşım köprüsü kurulmasını
öğretir. Gün gelir de inananlar Allah rızası çizgisinde
yürüdüğü için bir takım güçlerin ambargo uygulamak
suretiyle intikamına maruz kalabilir. İşte o zaman
insanî-ilahî değerleri korumanın bir zorunluluk olduğunu
oruç ibadeti öğretir.
Hac:
Her yıllık telkin
mahiyetli tekerrürü ile insan özgürlüğü ve değerini en
dayanılmaz şartlar altında korumayı insanlığa armağan
eder; insanlık hazinesi yüce insanların anısını tazeler;
kardeşlik duygusunun ırk, coğrafya, dil, kültür, mezhep
ve sınıfsal farklılıklarla etkilenemeyeceği gerçeğini
ortaya koyar ve toplumlara, hatırasını yaşattığımız
İbrahim, İsmail ve Hacer'le-ri kazandırır.
Namaz:
a- Genel anlamıyla
iyilikler karşısında teşekkür etme alışkanlığını
kazandırır.
b- Allah'ın (günlük
farz namazlarda her biri otuz defa tekrarlanan) Rahman
ve Rahim sıfatlarından etkilenerek Allah'tan rahmet
dilendiği gibi, insanlara da şefkat ve merhamet üzere
muamele yapmayı gerektirir.
c- Dünya ötesinde bir
alemin varlığını, işlenen amellerin tümünün hesabı
olduğunu hatırlatır.
d- İnsanın, kulluk
etmesi gerekiyorsa (ki fıtri... bir gerekliliktir) bunu,
her açıdan mükemmel olana sunmayı öğretir.
e- Allah katında değer
kazanmış insanların yaşam çizgisinde yürümeği gaye
edindirir.
f- İnsanlık bünyesinde
kanser uru konumunda olduklarından ötürü Yaradan'ın
gazabına uğramış ve hayat yolunu kaybetmişlerden uzak
durmayı ilke edindirir.
g- Rüku ve secdeleriyle,
yücelik karşısında tazimi ve alçak gönüllülüğü...
öğütler.
6-
Namaz, malî yükümlülükler yerine getirilince
mükemmelleşir ve beklenilen vasıfları taşır. Yüce Allah,
kullarını namaz kılmaya emrettiği ayetlerin hemen
hepsinde bu hususu da vurgulamıştır. Örneğin bir ayette
şöyle buyurmuştur:
"İnanan kullarıma
söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun
olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz
rızktan gizli ve açık infak etsinler."
Bir başka ayette
de şöyle buyurmuştur: "Onlar ki
gaybe inanıp namazlarını dosdoğru kılarlar ve
kendilerine verdiğimiz rızktan Allah yolunda harcarlar."
7-
Kıyamette ilk olarak hakkında sorulan şey, namazdır.
Resulullah (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyti'nin
üzerine olsun) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamette kulun ilk
hesap vereceği şey namazdır. Eğer namazı kabul olursa,
diğer amelleri de kabul olur; eğer namazı kabul olmazsa,
diğer amelleri de kabul olmaz."
8-
Namazı önemsemeyen kimseye şefaat edilmeyecektir.
Resulullah (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyti'nin
üzerine olsun) şöyle buyurmuştur:
"Namazı hafife alan benden değildir."
Yine
nakledildiğine göre, İmam Cafer Sadık (a.s) ölüm
döşeğindeyken bütün yakınlarının toplanmasını istemiştir.
Yakınları başına toplanınca şöyle buyurmuştur:
"Biz Ehlibeyt'in şefaati namazı hafife
alanlara ulaşmayacaktır."
9-
Namaz kılmamak insanı cehenneme sürükler. O hâlde namaz
kılmadan cennete girmeyi arzulayanlar boşa kürek
sallıyorlar. Konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de
şöyle buyurulmuştur:
"Onlar cennetler
içinde suçluların durumunu sorarlar. Sizi şu yakıcı
ateşe ne sürükledi? Derler ki , biz namaz kılanlardan
olmadık..."
Resulullah (s.a.a)
şöyle buyurmuştur:
"Namaz dinin direğidir;
kasıtlı olarak namazını terk eden, şüphesiz dinini
yıkmıştır."
10-
Namazın hakikatini idrak edenler onu terk etmezler.
Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle
buyurulmuştur:
"Öyle erlerdir ki
onlar, ne bir ticaret, ne bir alış-veriş onları Allah'ın
zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymaz."
11-
Geçim derdi namaza ve namaz kılmak da, geçim sağlamaya
engel olmamalıdır. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili
olarak şöyle buyurulmuştur:
"Ey inananlar! Cuma
günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı
zikretmeğe koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz,
bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınıp (bitince)
hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfünden nasibinizi
arayın. Allah'ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz."
12-
Namaz kılanlar cennette ağırlanacaklardır. Meâric
suresinde "namaz kılanlar" şöyle vasfedilmiş-tir:
"Gerçekten insan,
bencil ve hırslı yaratılmıştır. Kendisine kötülük
dokundu mu sızlanır, kendisine hayır dokundu mu yardım
etmez. Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
Onlar ki,
namazlarını sürekli kılarlar. Onların mallarında belli
bir hisse vardır yoksul ve yoksun olan(lar) için. Onlar,
ceza ve mükâfat gününü tasdik ederler.
Rablerinin azabından
korkarlar... Ve onlar, ırzlarını korurlar; ancak kendi
eşleri ya da cariyeleri başka; çünkü onlar (bunlardan
dolayı) kınanmazlar...
(Bir de) onlar,
kendilerine verilen emaneti ve verdikleri ahdi
gözetirler. Şahitliklerinde dosdoğru davranırlar.
Namazlarını korurlar.
İşte onlar,
cennetlerde ağırlanırlar."
İmam Bâkır (a.s) bir
hadisinde namaz kılanın üç özelliği olduğunu buyurur:
"Ayaklarını bastığı
yerden göklere kadar melekler tarafından korumaya alınır.
Namazı bitene kadar gökten, başına hayırlar yağar.
(Allah tarafından) görevlendirilen melek, 'Namaz kılan,
kiminle münacat ettiğini bilse namaz kılmaktan ayrılmaz'
diye seslenir."
13-
Aile reisinin çok önemli yükümlülüklerinden biri,
ailesini namaz kılmaya emretmek ve bunu uygun bir
yöntemle gerçekleştirmektir. Kur'an-ı Kerim'de konuyla
ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:
"Ailene namazı emret ve (bu hususta)
dayanıklı ol. Biz senden rızk istemiyoruz. Biz sana rızk
veriyoruz. Sonuç takvanındır."
Resulullah (s.a.a)
konuyla ilgili olarak şöyle buyurur:
"Çocuklarınız yedi yaşına girdiklerinde,
onlara namazı öğretin. On yaşını doldurduklarındaysa...
onların yataklarını ayırın."
İmam Ali (a.s)
şöyle buyurur: "Çocuklarınıza
namazı öğretin. Teklif çağına erdiklerindeyse, onları
namaz kılmakla sorumlu tutun."
Namazın ne kadar
önem taşıdığını Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeyti'nin
hayatlarında da gözlemleyebiliriz. Hz. Ali (a.s)
hakkında şöyle rivayet edilir: Namaz vakti girdiğinde
Ali'nin (a.s) rengi değişir ve titremeğe başlardı. "Neyiniz
var?" dendiğinde, şöyle buyururdu:
"Yüce Allah'ın göklere, yere ve dağlara sunup da onların
yüklenmekten kaçındıkları ve zayıflığıyla birlikte
insanın yüklendiği emaneti eda etme zamanı geldi. Bu
yüklendiğimi layıkıyla yerine getirip getiremeyeceğimi
bilemiyorum."
Aşura günü Kerbela'da
İmam Hüseyin'in (a.s) yarenlerinden birinin öğle
namazının vaktinin girdiğini hatırlatması üzerine İmam (a.s),
"Allah seni namazı ayakta tutanlardan yazsın; biz
zaten namaz için savaşıyoruz." buyurdu ve savaşın
kızıştığı o esnada hemen cemaatla öğle namazı kıldı ve
yine Sıffin savaşında Hz. Ali (a.s) savaşı bırakıp
namaza koyuldu ve bu işini eleştirenlere, "Biz bu
kavimle namaz için savaşıyoruz." buyurdu.
-
Zariyat suresi, 56. ayet
-
Nahl suresi, 36. ayet.
-
Kureyş suresi, 3-4. ayet.
-
Bakara suresi, 183-184. ayet.
-
Tâhâ suresi, 14. ayet.
-
Cum'a suresi, 9. ayet.
-
Bihar-ul Envar,c.77, s.78.
-
Bihar-ul Envar, c.82,s.207.
-
Bihar-ul Envar, c.84, s.249.
-
Ra'd suresi, 28. ayet.
-
Bakara suresi, 21. ayet.
-
Bakara suresi, 3. ayet.
-
Bakara suresi, 45. ayet.
-
Bihar-ul Envar, c.84, s.264.
-
Ankebut suresi, 45. ayet.
-
Bihar-ul Envar,c.82,s.198.
-
Bihar-ul Envar, c.82, s.198.
-
Hûd suresi, 114. ayet.
-
Bihar-ul Envar, c.82, s.205.
-
Bihar-ul Envar, c.82, s.205.
-
Bihar-ul Envar, c.82, s.220.
-
İbrahim suresi, 31. ayet.
-
Bakara suresi, 3. ayet.
-
Bihar-ul Envar, c.79, s.136.
-
Müddessir, 40-44. ayetler.
-
Bihar-ul Envar,c.82,s.202.
-
Nur suresi, 37. ayet.
-
Cum'a suresi, 9-10. ayetler.
-
Meâric suresi, 19-35. ayet.
-
Men La Yahzuruh-ul Fakih, c.1, 30. Bab, 15. hadis.
-
Enbiya suresi, 132. ayet.
-
Mizan-ul Hikme, c.10, s,722.
-
Mizan-ul Hikme,c.10, s.722.
-
Bihar-ul Envar,c.41, s.17.
|